Yeni medya, diğer bir deyişle ‘Alternatif medya’, 2000’li yılların başında gelişen web 2.0 teknolojisiyle beraber ana akım medyanın aksine topluma, içerik ve söylem olarak çok daha farklı imkanlar sunan bir platforma evrildi. Yeni medya, klasik medyanın tek taraflı iletişim sunan modelinin aksine üreticilerin ve tüketicilerin aynı ekosistemin bir parçası olmasını sağladı. Ancak bu yeni düzenin beraberinde getirdiği birçok sorun da kamuoyunu oldukça meşgul ediyor.
Günümüzde iletişim teknolojilerindeki hızlı ilerlemeler yeni medya, internet ve sosyal medya gibi pek çok yeni kavramın medya literatürüne girmesini sağladı. Bu yeni oluşumlar sosyolojik, kültürel ve ekonomik alanda da birçok değişim ve dönüşümleri beraberinde getirdi. Yeni medya, teknolojiyi tanımlayan donanım ve yazılımın yanı sıra bireysel ve toplumsal bir boyut da içermekte. Bireysel açıdan ele alındığında yeni medya insanların iş yapma, çalışma, eğlenme ve düşünme yöntemlerini, yaşam biçimlerini, haber üretim ve tüketim pratiklerini ve dolayısıyla arz-talep yapısını tamamen değiştirdi. Toplumsal boyutta ise her alanda toplumsal dönüşümü biçimlendiren bir araç haline geldi.
Journo.com.tr’nin yazı işleri müdürlüğünü yürüten gazeteci Sarphan Uzunoğlu, büyük reklam gelirleri olan sitelerin dahi bugün kullanıcı emeğiyle oluşturulmuş haberlerini kullandığını söylüyor. Uzunoğlu, ücretsiz çalışanlı projelerin sayısının günden güne arttığına ve haberin kalitesinde ciddi bir düşüş yaşandığına dikkat çekiyor. Dil ve imla hatalarının yanı sıra doğrulanmamış bilgilerin haber niteliğinde dağıtıma sokulmasını ve bir tık uğruna kalitesizliğin kabullenilmesine değinen Sarphan Uzunoğlu, yanıtlanması gereken bir soru soruyor: “Bedava emek üstünden yeni medya sermayesi büyürken aklımıza tek bir soru geliyor: Ortaya çıkan bu kaynak nasıl ve ne için kullanılıyor?”
Gazetecilerin emek ve tecrübesinin değersizleşmesine karşı önümüze çıkan seçeneklerden biri ‘Crowdfunded Journalism’ yani ‘okur kitlesi tarafından fonlanan gazetecilik’. Silikon Vadisi’ndeki teknolojik projelerden sivil toplum örgütlerinin dayanışma kampanyalarına kadar birçok projenin devlet ve şirketlerden bağımsız olarak yeşermesini sağladığını ifadece Uzunoğlu, bu sitemin yalnızca Türkiye’den değil tüm internet kullanıcılarından maddi destek almamızı sağlayacağını böylece bağımsız gazeteciliğin mümkün olabileceğini söylüyor.
Doğru haberin halka kandırılmadan doğrudan bir yolla verilmesi gerektiğini vurgulayan Okan Yüksel, Türk medyasının bugün içine düştüğü bu tıklanma hastalığının bir an önce tedavi edilmesi ve haberin en net şekilde dolaşıma sokulması gerektiğinin önemini vurguluyor.
Günümüzde iletişim teknolojilerindeki hızlı ilerlemeler yeni medya, internet ve sosyal medya gibi pek çok yeni kavramın medya literatürüne girmesini sağladı. Bu yeni oluşumlar sosyolojik, kültürel ve ekonomik alanda da birçok değişim ve dönüşümleri beraberinde getirdi. Yeni medya, teknolojiyi tanımlayan donanım ve yazılımın yanı sıra bireysel ve toplumsal bir boyut da içermekte. Bireysel açıdan ele alındığında yeni medya insanların iş yapma, çalışma, eğlenme ve düşünme yöntemlerini, yaşam biçimlerini, haber üretim ve tüketim pratiklerini ve dolayısıyla arz-talep yapısını tamamen değiştirdi. Toplumsal boyutta ise her alanda toplumsal dönüşümü biçimlendiren bir araç haline geldi.
Demokratik ruh mu yoksa sömürü düzeni mi?
Kullanıcı deneyimini tamamen değiştiren web 2.0 teknolojisi, kullanıcıların internet üzerindeki varlık nedenini farklı bir boyuta taşıdı. Ancak bu değişim internet kullanıcılarına da farklı bir yük yüklemiş oldu. Haber üretme ve yorumlama işini kullanıcıya veren bu sistemi, kimileri web’in demokratik ruhunun bir sonucu olarak görürken, kimileri de bu yeni sistemin yeni bir sömürü düzeni yarattığını düşünüyor.Journo.com.tr’nin yazı işleri müdürlüğünü yürüten gazeteci Sarphan Uzunoğlu, büyük reklam gelirleri olan sitelerin dahi bugün kullanıcı emeğiyle oluşturulmuş haberlerini kullandığını söylüyor. Uzunoğlu, ücretsiz çalışanlı projelerin sayısının günden güne arttığına ve haberin kalitesinde ciddi bir düşüş yaşandığına dikkat çekiyor. Dil ve imla hatalarının yanı sıra doğrulanmamış bilgilerin haber niteliğinde dağıtıma sokulmasını ve bir tık uğruna kalitesizliğin kabullenilmesine değinen Sarphan Uzunoğlu, yanıtlanması gereken bir soru soruyor: “Bedava emek üstünden yeni medya sermayesi büyürken aklımıza tek bir soru geliyor: Ortaya çıkan bu kaynak nasıl ve ne için kullanılıyor?”
Silikon Vadisi’nden bir ses: “Crowndfunded Journalism”
Son zamanlarda muhabirlerin yerini sosyal medyadan içerik çeken, basın bültenlerini ‘haber’ haline getiren ve çoğunluğu gazetecilik mezunu olmayan editörlerin tercih edildiğine dikkat çeken Sarphan Uzunoğlu, mevcut ekonomik ve siyasal koşullar da göz önüne alındığında birçok gazetecinin işsiz kaldığını söylüyor.Gazetecilerin emek ve tecrübesinin değersizleşmesine karşı önümüze çıkan seçeneklerden biri ‘Crowdfunded Journalism’ yani ‘okur kitlesi tarafından fonlanan gazetecilik’. Silikon Vadisi’ndeki teknolojik projelerden sivil toplum örgütlerinin dayanışma kampanyalarına kadar birçok projenin devlet ve şirketlerden bağımsız olarak yeşermesini sağladığını ifadece Uzunoğlu, bu sitemin yalnızca Türkiye’den değil tüm internet kullanıcılarından maddi destek almamızı sağlayacağını böylece bağımsız gazeteciliğin mümkün olabileceğini söylüyor.
Bir tık uğruna harcanan gazetecilik
Geldiğimiz noktada Türkiye’nin “saygın” basılı gazetelerinin internet sitelerinde yer alan haberler, bu haberlerin sosyal medyada sunuluş şekli okuyucuyu ciddi anlamda rahatsız etmeye başladı. Anadolu Ajansı ve Başbakanlık’ta Sosyal medya uzmanı olarak çalışan Okan Yüksel, bir tık uğruna göz ardı edilen haber kalitesinin git gide aşılamaz bir hal aldığını söylüyor. Yüksel: “Tıklanma sevdasıyla Twitter’da ve Facebook’ta ciddi bir dezenformasyon yapılıyor. Mısır’da yaşanan bir olay “Son Dakika: Askeri birliğe saldırı. Çok sayıda ölü ve yaralı var” diye verilebiliyor. Olay sanki Türkiye’de olmuş algısı oluşturularak okuyucular siteye çekilmeye çalışılıyor. Bu mantıkta cinsellik de sık sık kullanılıyor.” diyor.Doğru haberin halka kandırılmadan doğrudan bir yolla verilmesi gerektiğini vurgulayan Okan Yüksel, Türk medyasının bugün içine düştüğü bu tıklanma hastalığının bir an önce tedavi edilmesi ve haberin en net şekilde dolaşıma sokulması gerektiğinin önemini vurguluyor.
Yorumlar
Yorum Gönder